Ziyaretçilerini gönülden kucaklayan bir şehir TRABZON

Trabzon, Karadeniz’in kalbinin attığı, ziyaretçilerini çok katmanlı geçmişi, bambaşka dünyalara kapı aralayan doğası, birbirinden leziz tatları harmanlayan zengin mutfağıyla tanıştırmak için sabırsızlıkla kucaklayan bir şehir. Yaylaları, manastırları, gölleri, müzeleri, mağaralarıyla dokusu her adımda katman katman açılarak genişleyen bu kenti gelin birlikte keşfe çıkalım.

Kim rotasını Karadeniz’e çevirip de Trabzon’u ziyaret etmeden yolculuğunu sonlandırır ki? Trabzon, dokusunu derinden etkileyen 4.000 yıllık tarihiyle toplumsal ve kültürel hafızanın önemli unsurlarını barındıran; bunun yanı sıra, doğal varlıklarıyla adından söz ettiren bir şehir. Adını fiziksel özelliklerini yansıtacak biçimde eski Grekçe’de yamuk anlamına gelen “trapezos” sözcüğünden aldığı ifade edilen kentin kuruluşu Miletoslularca koloni kentlerinin inşa edilmesi sürecine dek uzanıyor. Roma İmparatorluğu’nun dokusuna önemli mimari nitelikler sunan Trabzon, 15. yüzyıl itibarıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Tarih boyunca her yeni toplumsal ve siyasal dönüşümle birlikte varlığına yeni özellikler katıyor. Kaybolmaya ayak direyen izlerle dolu bir kent olan Trabzon’u keşfetmeye nereden başlanacağına karar vermek güç olsa da şehir kendisini keşfetme arzusundaki misafirlerini kucaklamaya; mimari varlıklarını, kültürünü, lezzetlerini ve doğal güzelliklerini sunmaya gönülden açık. Bizim ilk durağımız ise Uzungöl.

71f2e42f6a58e31360a76906cc14eaed

Muazzam bir manzara

Uzungöl Tabiat Parkı, Trabzon’da görmeden dönülmemesi gereken uğrak noktalarından biri. Istıranca meşesi, kızılağaç, göknar, kayın ve daha nice ağaç türüne ev sahipliği yapan park; sincap, keklik ve yaban ördeği başta olmak üzere çok sayıda canlının yuvası. 1989’dan bu yana tabiat parkı statüsüne sahip bölgeye adını veren doğal set gölü ile ormanın iç içeliği konuklarına muazzam bir manzara sunuyor. Ziyaretçilerin birbirinden etkileyici fotoğraflar çekebileceği tabiat parkında bisiklet turu gerçekleştirebilir, doğa yürüyüşü yapabilir, yamaç paraşütü deneyimi yaşayabilir ve konaklayabilirsiniz.

Dinlence uğrağı

Yolculuğa Trabzon’un doğal dokusunu keşfederek devam edelim. Yeni durağımız Sera Gölü. Akçaabat’ın güneyinde bulunan bu heyelan gölü, doğa parkı ilan edilerek kentin önemli dinlence uğraklarından birine dönüşmüş durumda. Gölün manzarası size eşlik ederken bisiklet sürebileceğiniz, yürüyüş yapabileceğiniz ya da balık tutabileceğiniz Sera Gölü’nü günübirlik ziyaretleriniz için de tercih edebilirsiniz.

‘Dünyanın sonu’

Karadeniz’den ve Trabzon’dan söz edip yaylalardan bahsetmemek olmaz. Çaykara’da bulunan Karester Yaylası, Uzungöl’ü seyretmek isteyenlerin seyahat planlarına mutlaka eklemeleri gereken noktalardan biri. “Dünyanın sonu” olarak adlandırılan yayla, bambaşka bir dünyayı ziyaretçileriyle buluşturuyor. Yeşilin göz alıcı tonlarıyla tanışmak, ciğerlerini tertemiz havayla doldurmak, doğayla kucaklaşmak isteyenlerin Uzungöl’ün ardından yönlerini Karester’e çevirmeleri ve yaylanın göz alıcı manzarasını seyre dalma zevkinden kendilerini mahrum bırakmamaları gerek.

2f5aced489c718f4c502917eb9995c4a

Saklı cennet

Trabzon’un “saklı cenneti” olarak bilinen Çal Mağarası, dünyadaki en uzun ikinci mağara. Bir derenin içinden aktığı Çal Mağarası masalsı bir görünüme sahip. 2003 yılından bu yana ziyaret edilebilen mağaranın içindeki suyun yüksekliği 25 ila 50 cm arasında değişiklik gösteriyor. Düzköy ilçesinde bulunan mağara, meraklıların rahatlıkla fotoğraf çekebileceği, hava hareketinin uygunluğu ve mağaranın bir yürüyüş güzergahına sahip olması dolayısıyla ziyaretçilerin kolaylıkla keşfedebileceği bir doğa harikası.

İncelikli taş işçiliği

Gelelim Alacahan’a… Bakırcılar semtinde bulunan Alacahan, 18. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen üç katlı tarihi bir han. 2012 yılında başlanan restorasyon çalışmalarının 2014’te sonlanmasıyla birlikte yeni bir çehreyle kentle yeniden buluşan Alacahan, hem yapının incelikli taş işçiliğine yakından bakmak hem de Trabzon’un kültür sanat evreniyle tanışmak isteyenlerin görmeleri gereken bir bina.

2780fa64f80feefd96879c9981fc901c

Tarihi doku

Sırada Ayasofya Müzesi var. Trabzon İmparatorluğu kralı I. Manuel Komnenos’un hükümdarlığında, 13. yüzyılda kilise olarak inşa edilen Ayasofya, 1964’ten bu yana müze olarak kullanılıyor. Geç Bizans mimarisinin örneklerinden biri olarak tanıtılan Ayasofya’nın kuzey, güney ve batı yönünde olmak üzere üç girişi bulunuyor. İncil’de tasvir edilen sahnelerin işlendiği kabartmaların bulunduğu yapının tarihi önemi oldukça yüksek. Farklı mimari üsluplardan beslenen yapısı, yüksek kasnaklı kubbesi ve işlemeleriyle Trabzon’un tarihi dokusunu yakından incelemek isteyenlerin vazgeçilmez ziyaret mekanları arasında bulunan Ayasofya, Ortahisar’da yer alıyor ve aynı zamanda cami olarak hizmet veriyor.

Eklektik mimari tarz

Ayasofya Müzesi’nin ardından şehirdeki kültürel yolculuğunu sürdürmeyi arzu edenler Trabzon Müzesi’ni de ajandalarına not etmeli. Trabzon Müzesi, kentin önemli mimarı yapıtları arasındaki Kostaki Konağı’nda bulunuyor. 20. yüzyılın oldukça erken yıllarında inşa ettirilen Kostaki Konağı, barok ve rokoko üsluplarının ağırlık kazandığı eklektik bir mimari tarza sahip. Mitolojik anlatıların tasvir edildiği tavan süslemelerinin bulunduğu yapı 2001’den bu yana müze olarak kullanılıyor. Latife Hanım ile Atatürk’ün de konakladığı bilinen bu tarihi yapıda arkeolojik eserlerin yanı sıra, Atatürk Odası da bulunuyor.

cb3b6a22aa540dea01740cf0cb7c43fa

Görkemli yapı

Son uğrak noktası, kaçınılmaz olarak Sümela Manastırı. Trabzon’la özdeşleşen bu görkemli yapı Maçka’daki Altındere Vadisi’nde yer alıyor. Heybetli görünümüyle tanınan manastırın milattan sonra 365-395 yılları arasında inşa edildiği düşünülüyor. Kayalıkların üzerinde, vadiden yüksekte konumlanan Sümela Manastırı’nın Meryem Ana için inşa edildiği biliniyor. İnşa edildiği tarihten itibaren zaman içinde genişletilen manastır, tarih boyunca dikkat çekici bir konuma sahip olmuş. İncil’deki hikayelerin tasvirlerini duvarlara taşıyan freskleri ve yüzyıllara uzanan geçmişiyle Sümela Manastırı, Trabzon’un tarihsel ve kültürel dokusunun en önemli ögesi konumunda. Manastırın iç ve dış duvarlarında ve tavanında Hz. Adem ve Hz. Havva’nın yaratılışından Hz. İsa’nın dirilişine, Habil’in öldürülmesinden İznik Konsülü’ne, Hz. Meryem’in ölümünden Hz. İsa’nın havarilerini seçmesine dek pek çok betimlemeye yer veren duvar resimleri yer alıyor. Restorasyon çalışmaları 1 Temmuz itibarıyla tamamlanan Sümela Manastırı, 08.00 ile 19.00 saatleri arasında ziyarete açık.

Bu lezzetleri tatmadan Trabzon’dan dönmeyin!

  • Meşhur tatlılarıylatanınan Trabzon mutfağından Lazböreği ve Hamsiköy sütlacını mutlaka deneyin.
  • Kurutulmuş mısır taneleriylepişirilen kolivaçorbası,arpayla hazırlanan kendimeçorbası, karalahana çorbası ve yabani otlarla pişirilen lihciya çorbası gibi alışılmadık lezzetlerle tanışın.
  • Trabzon’un birbirinden lezzetlibalıklarını,özellikle hamsipilavını, Akçaabatköftesini, meşhur tereyağlı pidelerini ve fasulye turşusunu tatmadan dönmeyin.

Paylaş

Ziyaretçilerini gönülden kucaklayan bir şehir TRABZON