Kültürel ve doğal güzellikler bohçası: Samsun
Karadeniz’in ortasında, sahil boyu uzanan Samsun, Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin döküldüğü deltaların arasında konumlanıyor. İki büyük akarsuyun yamacında yükseldiği için tarımsal açıdan bereketli toprakları mümkün kılıyor. Binlerce yıldır Kaşkalar, Hititler, Persler, Makedonlar, Pontuslular, Romalılar, Bizanslılar gibi çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yaptığı için namını dünyaya duyurmuş bir şehir Samsun. Bu bereketli şehir, hem dağlık kesimleri hem yaylaları hem de kıyı ovalarını bünyesinde barındırıyor. Ve şimdiden söyleyelim, Samsun, gezmekle bitmiyor. Samsun’un kültürel ve doğal harikalarını gezmenin günlerce sürebileceğini göz önünde bulundurarak Yıldız’da Yaşam okurları için en kıymetli durakları belirledik.
Amisos Tepesi
Samsun gezimize, şehrin ilk yerleşim yeri olarak bilinen Amisos Tepesi’yle başlayalım. Teleferikle çıkılan tepe, hem yolculuk esnasında hem de tepeye ulaştığınızda eşsiz görüntülerle Samsun’u kuşbakışı izleme olanağı sunuyor. Bir yandan Karadeniz’i seyrederken diğer yandan mis gibi temiz havayı doyasıya solumayı unutmayın. Bu tepede tarihe de tanıklık etmek isterseniz ziyaret öncesi sizi bilgilendirelim: Baruthane Tepesi de denen bu yer, MÖ 3. yüzyıla tarihleniyor; keşfedilişi ise 1995’i buluyor. Burada mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulan ve tümülüs adı verilen tepecikler mevcut. Bazı kısımları defineciler tarafından tahrip edilen fakat sonrasında korumaya alınan tümülüslerdeki mezar yapılarının Helenistik dönemde yaşamış Pontus Krallığı’nın üst düzey yönetici ailelerinden birine ait olduğu düşünülüyor. Kurtarma kazılarından sonra Amisos Hazinesi olarak adlandırılan gömütler, Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde sergileniyor. Tepede turistik amaçlı düzenlenen mezar odalarını ziyaret etmeniz mümkün.
Tekkeköy Mağaraları
Samsun’a 13 kilometre mesafede yer alan Tekkeköy Mağaraları’nda ilk kez 1941 yılında kazı yapılmış. Sonucunda ise Yontma Taş Devri, Orta Taş Devri ve Tunç Devri’ne ait kalıntılar tespit edilmiş. Bu da binlerce yıl önce şehrin havasını ilk soluyan insanların burada bir yaşam sürdüğünü kanıtlıyor. Bulgular, bu kişilerin avcılık ve toplayıcılıkla hayatta kaldığını gösteriyor. 1977’de arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen, 2013’te ziyarete açılan mağaraların olduğu vadi, 360.000 metrekarelik bir alana tekabül ediyor. Eski çağlarda yaşamış insan rutinlerinin heykellerle canlandırıldığı alan, aynı zamanda Türkiye’nin ilk imitasyon müzesi. Çevrede restore edilen tarihi Rum evleri de görülmeye değer.
Amazon Köyü
Rivayet odur ki bir zamanlar, bir grup kadın, kendini savaşçı ilan etmiş. Bu kadınlar, kendi sözlerinin geçtiği, kendilerini savunabildikleri bir düzen kurmuşlar. Kah orada kah burada yaşam sürmeye karar vermişler. Kendilerine silah olarak seçtikleri ok, yay ve balta bir yana, doğadan ilham alarak türlü çeşit savunma gereçleri geliştirmekten geri durmamışlar. Onlara, Amazon kadınları, deniyormuş. Yunan mitolojisinden günümüze kadar aktarılan bu anlatı, Samsunluların bu kadınların anısına bir müze kurmalarına vesile olmuş. MÖ 2000 ile 3000 yılları arasında, Terme’nin Gölyazı beldesi çevresinde yaşadığı düşünülen Amazon kadınlarının yaşantılarına dair kesitler sunan, balmumu heykelleriyle donatılan bu köy, Batıpark’ta inşa edilmiş. İki büyük aslan heykelinin de eşlik ettiği köy, görülmeye değer nitelikte.
Gazi Müzesi
1940’ta ziyarete açılan Gazi Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ilk geldiğinde konakladığı otel olarak biliniyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma aşamasında büyük payı olan Samsun’da, zamanında ülkenin geleceğinin kaderini belirleyecek o günlerin havasını solumak isterseniz burayı mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. O tarihlerden önemli anların fotoğraflarına, balmumu heykelleriyle kritik sahnelerin yeniden canlandırılışına, çeşitli kıymetli belgelere burada rastlamanız mümkün. Ayrıca Atatürk’ün detaylarıyla sunulan gezi çantası da burada sergileniyor. Müzenin en değerli yanı, Onuncu Yıl Nutku’nun aslına burada yer verilmesi. Eski ismi Mantika Palas olan otel, Atatürk’ün ölümünden sonra müzeye çevrilmiş.
Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti
Sadece Samsun’a özgü olan ve başka bir yerde göremeyeceğiniz bir doğa harikasına tanık olmak isterseniz Kızılırmak Deltası, biçilmiş kaftan. Kızılırmak nehriyle taşınan alüvyonlardan meydana gelen bu delta, Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki tek sulak alanı olmakla beraber, ülkenin en büyük sulak alanlarından da biri. Göllere, sazlık alanlara, yaban hayatı geliştirme sahalarına, tuzcul bataklıklara, ıslak çayırlara ev sahipliği yapan deltada aynı zamanda longoz adı verilen ve bir çeşit orman ekosistemi olan “subasar” alanlar da mevcut. Deltaya eşsiz güzellik katan bir diğer şey, buranın göç eden kuşlar için bir durak noktası olması. 321 farklı kuş türünün yaşam alanı olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde, büyük deniz düdükçünü, cüce karabatak, kuzey inci kuşu, deniz kartalı, alboyunlu kaz ve daha nice türleri yakından görebilmeniz mümkün. Delta, aynı zamanda yüzlerce at ve mandanın da yaşam alanı. Bize kalırsa ikindi saatlerinde, ağaçların gölgesi altında, yüzlerce çeşit kuş sesi eşliğinde güzel bir yürüyüşü hak ediyor burası. Unutmadan söyleyelim; burası kamp için de uygun.
Hamamayağı Kaplıcası
Hem yerli halk hem de turistler tarafından rağbet gören yerlerden biri de Hamamayağı Kaplıcası. Samsun’un en önemli turizm noktası kabul edilen kaplıca, Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi”nde dahi adı geçen, tarihi çok eskilere dayanan bir doğal güzellik. Adına “gençlik suyu” da denen kaplıcanın suyu öyle değerli mineraller içeriyor ki namı dünyaya yayılmış. 37 derecelik ısısıyla romatizma, kas ve sinir sistemi rahatsızlıkları, cilt hastalıkları, eklem kireçlenmesi gibi hastalıklar için adeta şifa kaynağı.
Galeriç Ormanı
Şehrin diğer bir subasar ormanı olan Galeriç, 19 Mayıs ilçesindeki Yörükler’in kuzeyinde konumlanıyor. İlkbaharda kısmi olarak suyla kaplanan orman, zeminde açan su papatyalarıyla, kartpostallarda bile rastlanamayacak bir güzelliğe bürünüyor. 35 farklı ötücü kuş türü, bu ormanda kuluçkaya yatıyor. Yani burası, doğayı kuşların gözünden deneyimlemeyi sağlayan kuş gözlemciliği sporuna da oldukça müsait bir alan.
Şelaleler
Samsun’u güzelleştiren özelliklerinden biri, ev sahipliği yaptığı şelaleler. Bunlardan biri, Tekkeköy’e 35 kilometre uzaklıkta yer alan Kabaceviz Şelaleleri. 15, 35, 65 metre yükseklikten akan Kabaceviz’in suyu üç aşamadan meydana geliyor. Çevresi yemyeşil ormanla kaplı olduğu için turistik ziyaretlerin ve günübirlik turların uğrak noktası. Trekking, dağcılık, rafting gibi sporlara da müsait. Yine Bafra’nın 43 kilometre uzağındaki Akalan Şelaleleri de irili ufaklı 18 şelaleden meydana geldiği için benzersiz bir manzara sunuyor ziyaretçilerine. Gölalan Köyü’nden vadiye inince dere boyu yürüyerek ulaşabileceğiniz Gölalan Şelaleleri, iki büyük şelaleyi ağırlıyor. Yolculuk sırasında zaman zaman dereye girmeniz gerekeceği için kıyafet ve ayakkabılarınızın ıslanmasını göze almanızı öneririz. Bu üçünün yanı sıra Çağlayan, Kurşunlu, Yeşilpınar ve 85 metre yüksekten akan Karacaören şelaleleri, mutlaka görmenizi tavsiye edebileceğimiz, şehrin diğer imzaları arasında.
Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu
Tepesine çıkıp baktığınızda ne denli kadim bir noktada, nasıl bir doğal güzelliğin yanı başında olduğunuzu kanıtlayan doğal yapılardır kanyonlar. Dağ oluşumu ile akarsu aşındırması sonucu meydana gelen Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu da bunlardan biri. 3.250 metrelik uzunluğa sahip olan kanyon, kızılçam ve meşelerle örtülü bir temiz hava merkezi. Aynı zamanda zeytin, ardıç, menengiç, yabani nar, akçakesme gibi nice ağaççık ve çalı gruplarına da ev sahipliği ediyor. 2015’te tabiat parkı kabul edilen kanyonda çokça yabani hayvan da barınıyor. Karaca, tilki, sincap, yaban kedisi, şahin, su samuru gibi hayvanlar için bu kanyon, bir yaşam alanı. Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu’nu kıymetli kılan bir diğer has özelliği ise Kızılırmak üzerindeki en dar ve uzun geçit olması. Tepesinde oturup bu doğa harikasını seyretmek, yamaç paraşütü, tekne turu, foto safari, su altı dalış, tırmanma gibi aktivitelerle kanyonu doyasıya deneyimlemek mümkün.