İleriye bakarak iç mekan tasarımına katkı sunmak
Interprint Tasarım ve Pazarlama Direktörü Salvatore Figliuzzi’ye göre tüm yaşam alanlarımızda şehirleşme ve dijitalleşme gibi mega trendler, barınma ve yaşama tarzımızı değiştiriyor. Her şey hızlanıyor ve yeni alfabeler olarak tanımlanan algoritmalar tarafından kontrol ediliyor. Oturma alanı daralıyor, daha elastik ve yenilikçi iç tasarım öğelerine ihtiyaç duyuluyor. Üreticiler, artan bir hızla turbo trendlere ayak uydurmak zorunda kalıyorlar. Bütün bu hipermodernizm içinde insan geri çekilip rahat edebileceği ve dengede durabileceği mekanlar arıyor. Bizim bu konulara cevabımız, “Next” yani bir sonraki. Next, ileriye bakış ve yarının iç mekan tasarımına katkı konseptidir. Next, Interprint’in gelecek vizyonu ve özgün dekor tasarımının kendisidir. Bize ivme veren ve bizi motive eden soru şu: Geleceğin dekorları neye benzeyecek?
Yapaya karşı reaksiyon
Bugünkü yaşamımızda karşımıza çıkan dijital ögeler gittikçe günlük hayatımıza daha çok karışıyor ve ister istemez doğallığa doğru bir ihtiyaç yaratıyor. İnsan bu yapay ortamlarda karşı bir düşünce ve reaksiyon göstermek, yaratmak istiyor. Bu karşı düşünce ve tasarım trendinin en önemlisi ‚mükemmel olmayan, bitmemiş tasarım (imperfection) olarak karşımıza çıkıyor. Kendin yap (do it yourself/DIY) trendi ise çoktandır hayatımızın içinde. Dijitalleşmeye karşı akım olarak bir de sadecilik (minimalism) trendi öne çıkıyor. Bu trend, mobilyadan iç mekan tasarımına kadar çok güçlü bir şekilde hissediliyor.
Daha az mobilya
Günümüzde çok daha az mobilyaya ihtiyacımız var, evler ufalıyor, mekanların kullanımı farklılaşıyor. Mekanlar arasındaki sınırlar bulanıklaşmaya ve silinmeye başlıyor. Belli dekorların belli yaşam alanlarında kullanıldığı zamanlar geride kaldı. Örneğin taş veya mermer bir yüzey eskiden sadece mutfak tezgahlarında kullanılırdı, günümüzde ise iç tasarımın sınırları yok oluyor; belirleyici dayatmalar da öyle.
Harekete geçiren akımlar
Tüm bu süreçte insanları hangi akımlar hareket ettiriyor ve nereye doğru gidiyor bu akımlar? Bu soruların cevabını beş bölümde inceleyelim:
Oturum alanı: İnsanlar yaşadıkları yerde çalışıyorlar veya çalıştıkları yerde yaşıyorlar. Fonksiyon alanlarının sınırları eriyor ve yok oluyor. Birçok oturum alanı esnek olarak kullanılıyor, böylelikle mobilya ihtiyacı ve tasarımları da değişiyor. Neredeyse hiç kimse hayatı boyunca kullanacağı bir dolap arayışında değil. Bu konuda trend, doğallığı ön planda olan ahşaplar, koyu meşe tonları, natürel meşe strüktürleri ve renkleri. Artisan Oak, Amberg ve Diego bu akımın en güzel örnekleri.
İş alanı: Dijitalleşme, suni zekanın ilerlemesi, demografik değişimler, iklim değişiklikleri gibi çok değişik faktörler gelecekteki iş hayatımızı yeniden tasarlayacak. Yeni iş alanlarında home office kavramı daha da öne çıkacak. Klasik ofis tasarımları ile home office arasındaki sınırlar gittikçe eriyecek ve kaybolacak. Mutfak ve toplantı odası aynı yer olabilir, ayrıca sınırları tekrar belirlemek isteyen Z jenerasyonu için gerekli ayrım yeniden yapılabilir, mobilya tasarımlarının böyle isteklere cevap vermesi gerekir. Bu tür iç mekanlar, sıcak tonlarda açık ve koyu renklerde ahşap dekorlar veya mantar yüzeyler, ham ahşap dekorlarla tasarlanabilir. Beton ve tekstil karışımları ve metal elementler bu endüstriyel akımı destekleyecektir. Janco, Tilbury, Montex ve Velvet dekorları çalışma alanı tasarımlarında çeşitli ahşap dekorlarla oluşturulacak kombinasyonlarda kullanılabilir.
Eğlence alanı: İnsanlar gittikçe daha hareketli oluyorlar, hayat çok hızlı geçiyor. Her yerde olduğu gibi bu alanda da bir karşı akım var. Arkadaşlarla mutfakta yenen sakin bir akşam yemeği çok önemli. Dışarıda da aynı atmosfer oluşturulmaya çalışılıyor. Birçok yerde pop-up restoranlar açılıyor, buralarda aynı zamanda tasarım ürünleri sergileri de var. Defalarca kavrulan özel kahvelerin satıldığı dükkanlar, gurme kahveciler ve tasarım mekanlar çoğalmaya başladı. Bu mekanlar, Instagram paylaşımlarının gözdesi, tüm duyulara hitap ediyor. Otantik ahşaplar ve sıcak renkler, bitkiler ve yeşil ögeler bu mekanları tanımlıyor. Bunların yanında derin siyahla kontrastlar kendini belli ediyor. Burada da Artisan Oak, Amberg ve Diego değişik renkleriyle birçok tasarımcıya ilham verecektir.
Alışveriş alanı: Çevrim içi araştırma yap, çevrim dışı alışveriş yap veya tam tersi. Büyük şehirlerde her yere AVM’ler yapılıyor. Karşı akımlara ve dijitalleşmeye rağmen klasik alışveriş sona ermese de değişime uğruyor. Dünyanın öbür ucundaki bir ürünü çevrim içi olarak satın alabiliyoruz. Yeni konsept mağazalar bu akımın temsilcileri. Bir kafede kahvemizi yudumlarken oturduğumuz sandalyeyi satın alabiliyoruz veya sayfalarına göz attığımız kitabı. Bu tür mekanlar gittikçe çoğalıyor, iç mekanlar doğal ve otantik elementlerle ön plana çıkıyor. Beton, ahşap, koyu ve doğal meşe renkleri bu tasarımlarda da ön plana çıkıyor.
Bilinçli yaşam alanı: Sağlıklı yaşam günlük hayatımızın en önemli unsurlarından biri, hatta en önemlisi. Artık birçok ofiste yogayla işe başlanıyor veya ofis mekanlarında fitness alanları bulunuyor. Herkes temiz ve sağlıklı beslenmek istiyor, doğala dönüş akımı tüm mekanlarda kendini gösteriyor. İnsanlar kendilerine ve çevrelerine daha çok özen gösterir oldular. Bu düşünce tarzı, iç mekan tasarımlarında kendini ister istemez belli ediyor. Terrazzo, mermer tasarımları ve taş kökenli dekorlar, cam ve doğal yeşil kombinasyonlarında karşımıza çıkıyor.