İGSAŞ Kocaeli Fabrika Direktörü Kutay Durna: ‘Tek derdimiz bacayı tüttürmek’

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1974’te, Ankara’da dünyaya geldim. İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun olup askerliği bitirdikten sonra bir fabrikada yaklaşık dört sene üretim mühendisi olarak çalıştım. Akabinde ise yeni bir kapı açıldı bana; 2003’te mühendis olarak başladığım İGSAŞ’ta başmühendis, üretim müdürü, fabrika müdürü olarak görev yaptım. Geçtiğimiz yıl Eylül ayından bu yana Kocaeli Fabrikası’nın direktörlüğünü yürütüyorum. Ayrıca iki kızıma babalık yaparken eşime de bu hayatta refakat ediyorum.

 

İGSAŞ’ın Kocaeli Fabrikası’na direktörlük konumundan baktığınızda neler hedefliyorsunuz?

51 yıllık bir tesise liderlik ediyorum. Bu tesiste işleyişe ve üretim sürecine gerçekten hakim olmak şart. Bu nedenle önceliğimiz çalışanlarımız yani iş sağlığı ve güvenliği. Son dönemlerde bu konuya proses güvenliği çerçevesinde odaklanıyoruz. Çünkü prosesi korursak çalışanlarımızı da hemen yanı başımızda olan ve bu gibi çalışmalara çok önem veren Tüpraş, Aygaz, Shell gibi komşularımızı da korumuş oluyoruz. Diğer yandan verimli üretim sağlayan ve enerji tasarruflu modellerin bir tesisin rekabet gücünü artırdığını biliyoruz. Dolayısıyla mevcut tesislerimizin yarınlarda da hizmet etmesini hedeflerken yapacağımız yatırımları da çok iyi düşünmemiz gerektiğinin farkındayız.

 

Proses güvenliği konusundaki çalışmalarınızı nasıl detaylandırırsınız?

Türkiye’de, faaliyet gösterdiğimiz alanda yetişmiş personel çok sınırlı olduğundan ekip olarak kendimizi tecrübeli görüyoruz. Bu tecrübeyi kullandığımız proseslerimizde ise güvenlik bizim için olmazsa olmaz. Tabii ki artık zorunlu hale gelen iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini bir kenara koyuyorum; bunları zaten uyguluyoruz. Proses güvenliği çalışmalarımız kapsamında bunların yanı sıra, çeşitli senaryolarla olası aksilikleri önleyecek çalışmalar yapıyoruz. Tüm çalışmalarımızın odağında insan var.

 

İGSAŞ’lı saha çalışanlarıyla ilişkilerinizde en çok nelere önem veriyorsunuz?

İGSAŞ’a geldiğimde takımın üyesi olmak istiyordum, bugün geldiğim noktada ise takım lideriyim. Tüm kademeleri çok iyi biliyorum. Bu süreçte yer alan, süreci yöneten pek çok arkadaşımız var. İstişareyle her kademede farklı bakış açılarına tanık oluyoruz. Nihayetinde yapılacak hamleye karar verici merci olmasa bile çalışma arkadaşlarımın fikirlerinin alınmasının çok kıymetli olduğunu biliyorum. Böyle bir çalışma ortamında yetişen mühendisler ve başmüdürler de diğer arkadaşlarını bu şekilde yönetmeyi öğreniyorlar.

 

Sahayı mı daha çok seviyorsunuz ofiste olmayı mı?

Bulunduğum pozisyondan çok memnunum. Ofis ile saha arasındaki görevimde artık daha çok ofis tarafındayım. Sahada fiziksel aktivitede bulunmak dünyanın en keyifli işi. Tabii bir fabrikanın birçok paydaşı var ama sonuç olarak en önemli gayemiz üretmek ve bir şeyi üretmek gerçekten keyif verici.

 

Genç çalışanlara kariyerleri için neler önerirsiniz?

Ben 1974 modelim; ne ergenliğimiz oldu ne de iş seçme şansımız, sabırla büyüdük. Çocuklarım da dahil olmak üzere genç arkadaşlarımın biraz sabırsız olduklarını gözlemliyorum. Öncelikle her şeyin sabırla olacağını bilmelerini isterim. Ayrıca takım oyuncuları olmalarını tavsiye ederim; ortak çalışmayı bilmek ve ortak hedeflere yürümek gerçekten motivasyonu artırıyor.

 

İGSAŞ’ın faaliyet gösterdiği sektörlere katkısını nasıl değerlendirirsiniz?

Türkiye’de bizi diğerlerinden ayıran en önemli özelliğimiz, diğer üreticilerin üretmediği ürünleri üretiyor olmamız. Mesela üre gübresi yalnızca bizde var; Türkiye’nin yaklaşık ihtiyacı üç milyon tonlardayken biz yarım milyon ton üreterek iç piyasaya veriyoruz, geri kalan 2,5 milyon ton ise yurt dışından ithal olarak geliyor. Bakıldığı zaman ürün çeşitliliği anlamında da oldukça öne çıkıyoruz; paydaşlarımız neredeyse tüm ürünleri bizden temin edebiliyorlar. Antalya’daki tesisimiz ise sıvı gübreler konusunda rekabet gücümüzü oldukça artırıyor. Neredeyse tüm ürünler için hizmet edebilmek en güçlü kasımız. Bu da bizim için gurur verici.

 

KUTAY DURNA’DAN İŞTEN ARTAKALAN ZAMANLARINA DAİR…

Deniz kenarında yaşıyor olmak en büyük avantajım. İşten artakalan zamanlarımda deniz kenarında eşim ve çocuk­larımla yürüyüş yapmak çok hoşuma gidiyor. Kızlarıma vakit ayırmak ise benim için çok değerli. 15 yaşındaki kızım artık benimle vakit geçirmekten pek hoşlanmıyor (gülüyor). Mühendis olduğum için çeşitli paradigmalar üretip hoşuna gidecek şeyler yapmaya çalışıyorum ama yine de kızım kabul ettiği sürece onunla vakit geçirebiliyorum. Ufaklık ise henüz dokuz yaşında, en güzel günlerimizi birlikte geçi­riyoruz. Komşumuz İstanbul’a gitmeyi de çok seviyorum, üniversiteyi okuduğum bu şehirde arkadaşlarımla görüşmek bana keyif veriyor. Boğaz’da güzel bir yerlerde yemek yiyip kahve içmeden dönmek istemiyorum, diyebilirim. Dizi sey­retmeyi de çok seviyorum; genellikle bir bölüm izlemek için başlayıp 3-4 bölüm izlemeden televizyonu kapatamıyorum. Kitap kurdu olmasam da kişisel gelişim kitapları okumayı seviyorum; başucu kitaplarım da yok değil.

Paylaş

İGSAŞ Kocaeli Fabrika Direktörü Kutay Durna: ‘Tek derdimiz bacayı tüttürmek’