Nesneler de internete bağlanıyor!

Cihazların insanlara ihtiyaç duymadan internete bağlanabilmelerini sağlayan Nesnelerin İnterneti teknolojisi, cihazlar arası iletişimi de mümkün kılacak.

Makineleşme, seri üretim ve otomasyon aşama­larının ardından inter­netle gelinen bugünkü evre, 4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılıyor. Bu devrimle içinde bu­lunduğumuz internet çağı, uzun yıllar önce hayal edemeyeceğimiz birçok teknolojiyi hayatımıza kazandırmaya devam ediyor. Nesnelerin İnterneti (Internet of Things/IoT) de bunlardan biri. Etrafınızda gördüğünüz birçok nesnenin size ihtiyaç duymadan internete bağlanabildiğini, nesnelerin kendi aralarında haberleşebildiğini düşünün. Hayatımıza çoktan girmeye başlayan bu teknoloji; akıllı televizyonlarla, saatlerle, ula­şım araçlarıyla karşımıza çıkıyor. Yıllar içinde akıllı nesneler ve cihazlar giderek çoğalacak. Bugün parçalarını gördüğümüz bu teknolo­jinin boyutları daha da genişleyecek.
 

Nesnelerin İnterneti (IoT) nedir?

En basit tanımıyla IoT, nesnelerin insan etkileşimine ihtiyaç duymadan birbirleriyle iletişim kurabilmeleri anlamına geliyor. Bir ağ üzerinden birbirine bağlanabilen nesneler, bu teknoloji sayesinde aralarında veri transferi sağlayabiliyor. Beyaz eşyalar, otomatlar, aydınlatma ürünleri, kısaca açma kapama düğmesi bulunan nesnelerin tümü, IoT’a dahil olabilecek nesneler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra IoT’un sadece akıllı cihazlardan ibaret olduğunu düşünmek yanlış. Cihazların bir araya gelip akıllı evleri meydana getireceğini rahatlıkla öngörebilirsiniz. Hatta ölçeği biraz daha büyütüp öngörülerinizi akıllı şehirlere kadar vardırmanız mümkün. Çünkü bu sistem geliştikçe gelişecek ve nesnelerle küresel bir ağ oluşturulacak.
 

Nasıl ortaya çıktı?

Adı konulmamış olsa da IoT sistemi, 1980’le­rin başında ortaya çıktı. İnternetli ilk cihaz, Carnegie Mellon Üniversitesi’ndeki kola makinesiydi. Programcılar; makineyi inter­nete bağlayabiliyor, makinenin durumunu kontrol edebiliyor, içinde soğuk içecek kalıp kalmadığını uzaktan öğrenebiliyorlardı. 1991’de Cambridge Üniversitesi’nde bir grup akademisyen, kahve makinesini uzaktan izleyebilmek için bir kamera sistemi oluşturdu. Bu sistem, kahve makinesinin görüntüsünü dakikada üç kez akademisyenlerin bilgisayar ekranlarına gönderiyordu. 2001’e kadar kullanılan sistem, çevrim içi ve gerçek zamanlı olduğu için bugünkü uzmanlar tarafından IoT teknolojisine dahil sayılıyor. IoT, kavram olarak ilk kez 1999’da, bir teknoloji şirketinin kurucuları arasında yer alan Kevin Ashton tarafından bir  sunumda kullanıldı. Ashton, bilgisayarların ve internetin insana muhtaç olduğundan söz etti. Oysaki bilgisayarlar kendilerini yönetebilselerdi insanlardan yardım almadan veri toplayabilir, hata payını azaltabilir ve böylece zaman tasarrufu sağlanabilirdi.
 

Nesnelerin veri alışverişi

IoT teknolojisinde nesneler ve cihazlar birbirleriyle iletişim kurmakla kalmıyor; topladıkları verilerle ne yapmaları gerek­tiğini de biliyor. Günümüzdeki IoT uygulamalarından yola çıkarak bu teknolojinin nasıl çalıştığından bahsedelim: IoT sistemi, nesnelerin ve alanların içine yerleştirilen sensörler sayesinde çalışıyor. Sensörler aracılığıyla nesneler ve cihazlar, birbirlerini görüp algılayabilmenin yanı sıra ortamdan veri toplayabiliyor; ardından veri alışverişi gerçekleştirebiliyor.
 

Enerji verimliliği sağlıyor

IoT teknolojisiyle nesneler, insanların yönetimine göre çok daha verimli çalışacak. Örneğin evde açık unuttuğunuz bir cihaz kendi kendini kapatabilecek. Ev yeterince sıcaksa ısıtma cihazının derecesi kendiliğinden azalacak. Buzdolabınızda yiyecekler tükendiğinde veya ofisinizde malzemeler azaldığında alışveriş kendiliğinden gerçekleşebilecek. Saatlerce park yeri aramak yerine otomobiliniz sizi doğrudan boş alanlara götürecek. İnsan yaşamının yanı sıra IoT’un iş dünyasında çalışma biçimlerine de olumlu etkileri olacak. Özellikle araştırma geliştirme ça­lışmalarında ve üretim aşamalarında hata payı azalacağından iş süreçleri hızlanacak. IoT sayesinde kaynakların gerektiği kadar kullanılması, maliyetleri azaltacak; bu da enerji verimliliğini sağlayacak.
 

Güvenlik çalışmaları sürüyor

IoT her ne kadar sıra dışı bir teknoloji olsa da bu kadar çok sayıdaki cihazın internete ve birbirine bağlanabilmesi, şimdilik biraz düşündürücü. IoT teknolojisini geliştirenler, bilgi güvenliğine yönelik açığı önlemek için çalışmalarını sürdürüyorlar. Aksi takdirde buzdolabınıza erişen biri, tüm ağınıza sıza­bilir. Bu da bilgi güvenliği açısından büyük bir tehdit demek.
 

Yıldızlar Yatırım Holding ve IoT

Yıldızlar Yatırım Holding de müşterilerine daha hızlı hizmet verebilmenin yanı sıra iş gücü kaybını önlemek amacıyla Yıldız Entegre’nin Türkiye ile Romanya’daki tesislerinde makineleri konuşturarak üretimden (Pres hatlarından) üretim ve tüketim verilerini otomatik olarak ERP sistemine aktarmak için çalışmalara başlandı. Projenin Türkiye ayağının 2017 sonunda tamamlanması hedefleniyor.

 

Yakın gelecekte neler olacak?

Araştırmalar, bugün internete bağlanabilen cihaz sayısının 10-11 milyar civarında olduğunu gösteriyor. Kimi analistlere göre bu oran, 2020 yılına geldiğimizde 26 milyarı bulacak; kimilerine göre de 100 milyarı aşacak. 2003’te dünya üzerinde kişi başına düşen bağlantılı cihaz oranı 0,08’ken bu miktar 2020’de 6,48’e yükselecek. Bir diğer öngörü de üç yıl sonra 20 tane ev aygıtından doğacak bilgi dolaşımının, 2008’deki tüm internet trafiğinden daha fazla olacağı yönünde.

 

 

Paylaş

Nesneler de internete bağlanıyor!