İş hayatında cesareti yönetmek
Parazitleri keşfetmek
Koçluğun temel formülü “Performans=Potansiyel-Parazit” olarak tarif edilir. Formüldeki parazitleri ortadan kaldırdığımızda performansımız, sahip olduğumuz potansiyelimize yaklaşacaktır. Elbette yaşadığımız deneyimler çerçevesinde potansiyelimizin önündeki engelleri kendimiz de keşfedebiliriz. Bununla birlikte insan kendisini dışarıdan gözlemleme konusunda maalesef çok başarılı olamıyor. İşte tam da bu noktada güvenilirlik geçerliliği yüksek kişilik envanterleri veya uygulanan 360 derece performans değerlendirmeleri oldukça işe yarıyor. Beraber çalıştığımız iş arkadaşlarımız, yöneticilerimiz veya ekip üyelerimiz bizi dışarıdan gözlemleyerek önümüzdeki engelleri keşfetmemize yardımcı olabiliyorlar.
Cesaret denince…
İnsan var olduğu günden itibaren en çok iki konuya ilgi duymuş: aşk ve cesaret. Üzerine şiirler yazılmış, cesur insanlar kahramanlaştırılmış... İnsanın birçok erdemi vardır ama bunlar içinde sadece cesaret devletler tarafından ödüllendirilmiş. Google üzerinden yaptığınız aramada cesaret ve korku üzerine milyonlarca kez arama yapıldığını görebilirsiniz. Üstelik iş yaşamında ve özel hayatta başarının kaynağı olarak gösteriliyor cesaret. Adeta başarının altın anahtarı gibi. Oysa çoğu zaman yapılması gereken doğrunun ne olduğunu bildiğimiz halde gereken cesarete sahip değilsek bunu gerçekleştiremiyoruz. Hayatınızda hiç, “Keşke daha cesur olsaydım, şu fırsatları kaçırmazdım.” dediğiniz oldu mu? Ya da korkusuz olsaydınız, hayatınızda neler değişirdi? Daha cesur bir hayat, hangi fırsat kapılarını açabilir? Bu soruların cevaplarını düşünmek bile iş hayatında cesaretin önemini hissettirmeye yetiyor. Tek sorun, cesaretin öğretildiği hiçbir akademik süreç yok. Bu nedenle cesaret üzerine yüksek lisans yapıp anlatmaya başladım.
Cesarete dair keşifler
Dunning-Kruger Etkisi ya da Dunning-Kruger Sendromu, sanırım keşfettiğim en önemli çalışma oldu. Cornell Üniversitesi’nde görevli psikologlar Justin Kruger ile David Dunning’in tarihe geçmelerini ve 2000’de Nobel Ödülü almalarını sağlayan tanı, “cahil cesareti” olarak tanımlanıyor. Teorileri özetle, “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.” diyor. Buna göre deneyim arttıkça bireyin kendine olan güveni azalıyor. Hatta konu hakkında uzman seviyesine geldiğinde bile başlangıçtaki özgüvenine kavuşamıyor. İşin sürpriz kısmı ise işi bilmeyen ancak cesur adım atanların, işi bilen ve kendini geride tutanlara göre iş hayatında daha başarılı olduklarını gösteriyor. Ne kadar tuhaf değil mi? Buradan alınması gereken mesaj şu; bir konuda özgüveniniz düşmeye başladıysa lütfen kendinizi geri çekmeyin. Bilakis sürecin sonraki adımlarını görmeye başlamışsınızdır ve bu, konu hakkında uzmanlaşmaya başladığınızın göstergesidir. Ve siz vazgeçerseniz hak etmeyen birisi kazanacaktır.
Hepimiz bir potansiyelle dünyaya geliyoruz. Bunun üzerine eklediğimiz deneyimlerimiz ve aldığımız eğitimlerle bir kapasite kazanıyoruz. Ancak iş dünyası potansiyelimizle veya kapasitemizle değil, şirketlere değer kattığımız performansımızla ilgileniyor. Hal böyle iken Einstein diyor ki: “Cahil insanlar kendilerini mükemmel görmeye, zeki insanlar ise yeteneklerini hafife almaya eğilimlidirler.” Yönetici koçluğu ve kariyer danışmanlığı yaptığım birçok görüşmede yetenekli insanların gerçekten kendilerini dışarıdan tam olarak değerlendiremediklerine veya Einstein’ın da dediği gibi yeteneklerini hafife aldıklarına şahit oluyorum. O yüzden profesyonel iş insanlarının öncelikle kendi yeteneklerinin farkına varıp şirketlere değer katan performanslarını ortaya çıkarmalarının önündeki engelleri fark etmelerine ihtiyaçları olduğuna inanıyorum.
DAHA CESUR OLMAK İÇİN ÖNERİLER
• Eskiden cesaretin kaynağı güç iken yeni dönemin arenasında en büyük güç, artık bilgi ve deneyim oldu. Öncelikle yetkinliklerimizi artırmak bunun ilk yoludur, diyebiliriz.
• Ambrose Redmoon diyor ki: “Cesaret korkunun yokluğu değil, korkudan daha değerli bir şey olduğunun farkına varmaktır.” Bu tanımdan hareketle kendimize şunu sorabiliriz: “Benim korkularımdan daha önemli hangi amaç ve değerlerim var?” Sözün özü; değerleri olan, bir amaç etrafında birleşmiş insanların önünde korku duvarları yıkılmaya mahkumdur.
• Kararlılık, kalabalığı mutlaka yener. Değerleri olan, bir amaç etrafında toplanmış çalışanlar olmak önemli. Şayet bir şirket, geleceğe dair hedeflerine inanan, yetenekli çalışanları bünyesinde tutmayı başarırsa ve ekibe yeni katılacak takım arkadaşlarını da bu çerçevede belirlemeye devam ederse her bir halkası güçlü bir zincire sahip olur.
• Cesur şirketler cesur çalışanlardan oluşur.
RUHAN MARAL HAKKINDA
1975’te, İzmir’de doğdu. Endüstri mühendisi olan ve yüksek lisansını Ankara Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı üzerine yapan Ruhan Maral, 1998- 2009 arasında insan kaynakları alanında çalıştı. Sonrasında mühendislik tarafına ağırlık vererek 2009 itibarıyla yazılım dünyasına dahil oldu. 2018’e kadar insan kaynakları süreçleri için SAP platformunda yazılım çözümleri geliştirdi. 2014’ten itibaren eğitmenlik ve danışmanlık yapmaya başladı. Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) akrediteli, ACC (Akredite Üye Koç/Associate Certified Coach) unvanına sahip bir yönetici koçudur.