Afetlere karşı bilinçlenmek

Haziran 2018’den bu yana Yıldız Demir Çelik’te görev yapan Mekanik Bakım Teknikeri Taner Gümüş’ün çocukluktan gelen dağcılık ve doğa merakı, AKUT gönüllülüğüne evrilmiş. Gümüş’le yaptığımız sohbette bu hikayenin nasıl geliştiğine ve arama-kurtarma çalışmalarının önemine odaklandık.

Çocukluktan itibaren dağcılığa ve doğaya merakı olan Yıldız Demir Çelik Mekanik Bakım Teknikeri Taner Gümüş, Kocaeli Üniversitesi’ndeki yıllarında, Dağcılık Kulübü’nde AKUT’la tanışmış. “Çok yüksek rakımlarda, doğayla mücadele ederken ya ben kalsaydım o dağda bir yerde?” diye düşünerek insanların yardımına koşmaya başlamış. 1 Aralık 2019’da Uludağ’da kaybolan iki amatör dağcıyı arama kurtarma çalışmalarına 30 AKUT’luyla birlikte katılmış: “Tabii ki benim için çok heyecanlı ve bir o kadar da zorlu bir süreçti. Çünkü en zor operasyonlardan biri de kış arama kurtarma çalışmalarıdır. Soğukla ve zorlu arazi koşullarıyla baş etmek zorundasınız. Operasyonun iki günlük kısmına ben de katıldım. Tüm arama tekniklerini kullanarak kaybolan dağcılara ait batona ulaşmamıza rağmen iki dağcıyı bulamadık. Resmen zamanla yarışıyorduk ve zaman ilerledikçe umutlarımız da azalıyordu. Maalesef çalışmalarımız sonuçsuz kaldı ve iki dağcının cansız bedenine ulaşıldı.” diyerek anlatıyor Gümüş, yaşadığı bu deneyimi.

 

Canlı hayatı kurtarmak

AKUT çatısı altında sayısız operasyona katılan Gümüş, bu çalışmalarla ilgili hislerini, “Ne kadar yorulsak da benim için operasyonlar hep mutluluk sebebi olmuştur. Çünkü bir canın kurtulmasının verdiği hazzı size dünyanın servetini bağışlasalar hissedemezsiniz. Ayrıca bu arama-kurtarma çalışmalarının karşılıksız ve gönüllülük ilkesine dayanarak yapıldığını da düşünürseniz keyfimiz bir kat daha artıyor.” sözleriyle ifade ediyor. Ayrıca dünya döndüğü sürece canlı hayatı kurtarmaya ve operasyonlara çıkmaya devam edeceğini belirtiyor.

Depreme ne kadar hazırız?

Elazığ’daki depreme de değinen Taner Gümüş, “24 Ocak’ta, merkez üssü Sivrice, Elazığ olan 6,8’lik deprem hepimizin yüreğini sızlattı. Hem bu deprem hem de dört ay önce yaşanan 5,8’lik İstanbul depremi bize bir şey anlatıyor. Depreme ne kadar hazırız? AKUT olarak 2020’yi Kentsel Arama Kurtarma Yılı ilan ettik. 27 ekiple olası bir depreme müdahale edebilmek için canla başla eğitimlere devam ediyoruz. Tabii bu çalışmalarda kendi güvenliğimize de dikkat ediyoruz.” diyor. Yardımsever bir toplum olduğumuzu ama özellikle arama-kurtarma konusunda bilinçlenmenin yaygın olmadığını da söyleyen Gümüş, şöyle devam ediyor: “Afet anı ve sonrasında değil, öncesinde de bilinçli olmak gerekiyor. Binalarımızın sağlam yapılması şart. Kırıklardan dolayı bir yerlerimizin kesilmemesi için camların filmle kaplanması, mobilyalarımızın sabitlenmesi de önemli. Bu gibi basit önlemler bile hayatımızı kurtaracaktır. Ayrıca uzmanların dediği gibi bir deprem çantası hazırlamak da yine önceden yapılması gerekenler arasında.” Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur.” sözünü hatırlan Taner Gümüş, dünyada yaşanan deneyimlerden yola çıkarak afet yaşanmadan hazırlıklı olmanın can ve mal kaybını azalttığının altını çiziyor.

 

Çalışmalar farklılaşıyor

AKUT olarak çalışmalarının ve eğitimlerinin yaşanan afete göre farklılık gösterdiğini de dile getiren Taner Gümüş, her afete müdahale etme şekli ve yönteminin farklı olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Bir çığ operasyonuna kış ve çığ eğitimi almamış gönüllülerimizi ya da deprem operasyonuna enkaz eğitimi almayan gönüllülerimizi götürmüyoruz. Afetin çeşidine göre o alanda eğitim almış, donanımlı gönüllülerimizi operasyonlara çıkarıyoruz.”

 

5f6efd7ce61827e3040d43af6cb07750

AKUT hakkında

1994 yılında Bolkar Dağları’nda kaybolan iki üniversite öğrencisinin 14 gün aranmasının ve arama çalışmalarının sonuçsuz kalmasının akabinde, dağları iyi bilen fakat arama-kurtarma konusunda bilgileri sınırlı olan bir grup dağcı 1995’te AKUT’u kurdu. Bu grup, aynı yıl Uludağ’da ilk kurtarma faaliyetini gerçekleştirdi. Dernek,

14 Mart 1996’da AKUT Arama Kurtarma Derneği adı altında resmi kuruluşunu tamamladı. 1998 Adana-Ceyhan depreminde gösterdiği yararlılıklar nedeniyle, Bakanlar Kurulu kararıyla 19 Ocak 1999’da “Kamu Yararına Dernek” statüsü aldı. AKUT, arama-kurtarma operasyonlarına ve yapılanmaya devam ederken 17 Ağustos 1999’da Marmara depremi meydana geldi. Bu süreçte AKUT, 150 gönüllüsüyle çalışarak 200’ün üzerinde insanın hayatını kurtardı. 17 Ağustos 1999 öncesinde Türkiye’de arama-kurtarma konusuna odaklanan tek gönüllü dernek olan AKUT, birçok sivil toplum kuruluşu ile kamu ve özel sektör kuruluşlarının arama-kurtarmaya bakış açılarını, yaklaşımlarını değiştirerek yeni atılımların da öncüsü oldu.

 

AKUT yalnızca Türkiye’de değil, yurt dışında da bilgi ve birikimini faydaya dönüştürmek, insan hayatı kurtarmak için faaliyetlerde bulunuyor. Marmara depreminin hemen ardından gelen Yunanistan-Atina depreminde arama-kurtarma çalışmalarında aktif olarak görev aldı. Atina depreminin ardından 1999’da Tayvan, 2001’de Hindistan, 2003’te İran, 2005’te Pakistan, 2010’da Haiti, 2015’te Nepal depremlerinde arama-kurtarma; 2019’da Mozambik selinde tıbbi destek çalışmaları gerçekleştiren AKUT, uluslararası alanda konumunu geliştirdi.

 

1999 yılından bu yana Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında bulunan Arama Kurtarma Danışma Kurulu INSARAG’ın üyesi olan AKUT, tüm dünyada uluslararası standartlara uygun, arama-kurtarma ekipleri içinde deprem konusunda en deneyimli ve bilgili ekiplerden biri haline geldi. INSARAG standartlarına göre 2011 yılında “Sınıflandırılmış Orta Seviye Ekip” grubunda Türkiye’de bu sertifikayı alarak bir ilke daha imza attı.

AKUT Kocaeli’ne ihbar, gönüllü başvurusu ve bağış için +90 262 324 88 88 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

TANER GÜMÜŞ AFETLERE KARŞI YAPILAN HAZIRLIKLARI ANLATIYOR

Afetlere karşı yapılan hazırlıkları, devletin ve yerel yönetimlerin yaptıkları ile vatandaşların yaptıkları olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Çoğumuzda yerleşen yanlış bir anlayış bulunuyor. Bir afet anında teknolojinin erya da geç galip geleceğine ya da devlet kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin sonunda bizi bu durumdan kurtaracağına inanırız. Elbette devletin, yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların afetlere hazırlıklı olması ve derhal harekete geçmesi yaşamsal bir özellik taşıyor. Bir afet durumunda, en büyük sorumluluk onlardadır. Ancak pek çok kez yaşananların kanıtladığı gibi afetlerin ilk dakikalarında herkes kendi başınadır. Bu sürede bizleri ancak kendi hazırlığımız ve bilgimiz koruyabilir.

 

Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık, itfaiye, arama kurtarma ekipleri gibi birimlerin, tüm bireylere anında ulaşması mümkün olamaz. Afet sonrası, altın saatler olarak adlandırılan ilk 72 saat içinde her bireyin hazırlıklı olması şarttır. Bunlar insanları yaşama bağlayan saatlerdir. Bazılarımızafeti bir alın yazısı, zaten kaçınılması mümkün olmayan bir şey olarak görmeyi tercih eder. Bu nedenle afete karşı hazırlanmak bazılarına boş bir çaba gibi gelebilir. Bu tür düşünceler zihnimizde bulunan kötü olasılıkları kovup rahatlamamıza yardımcı olabilir ama afet yaşandığında hiçbir işe yaramaz. Karın yağıp da yolları kapatmasını engelleyemeyiz ama o çetin günleri yaptığımız hazırlıklar sayesinde donmadan ve aç kalmadan atlatabiliriz.

 

Afetler, aynı zamanda büyük can ve mal kayıplarına neden olabilir. Bu nedenle kimi durumlarda malımızı ve canımızı nasıl koruyabileceğimizi bilmek hayati önem taşır. Bu nedenle kendinizi ve ailenizi afetlere karşı nasıl etkili bir şekilde hazırlayabileceğinizi mutlaka değerlendirmelisiniz. İlk önce afete hazırlık açısından ailenizin temel ihtiyaçlarının neler olduğunu, bunların önceden nasıl planlanacağı ve temin edileceğini öğrenmelisiniz. Sonra da ülkemizde belli başlı olası afet koşullarında nasıl davranılacağı konusunda gerekli araştırmaları yapmalısınız.

Paylaş

Afetlere karşı bilinçlenmek